Dua ve Duanın Önemi

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيم الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِاللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ


Değerli Mü’minler!

Dua ve ibadet, bir Mü’minin aczini ve ihtiyacını, saygıyla Rabbine arz etmesi ve tazimle O’ndan yardım dilemesidir. Rabbi ile kulu arasında en güçlü bağ ve en değerli amel, dua ve ibadettir. Bunlar, Allah’a kulluğun itirafı ve ispatıdır. Mânevî dertlerin devası, gönüllerin sefasıdır. Duasız ve ibadetsiz gönüller ise, huzursuzdur ve dinmez bir ızdırap içerisindedir. Gerçek huzura, ancak O’na dua edip rahmet kapısını çalmak, O’nun izzet ve azameti karşısında secdeye kapanıp ibadet etmek ve O’nu anmakla kavuşulur. Nitekim Yüce Allah, Kuran’ı Hakim’de: “Bunlar, Allah’a iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükunete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” buyurmaktadır.

Muhterem Müslümanlar!

Bir insan olarak, çevremizde meydana gelen olaylardan etkilenebilir ve işlerimizin düzensiz gitmesinden de üzülüp sıkılabiliriz. Ancak bu gibi üzüntü ve sıkıntıların geçici olduğunu bilmeli ve bütün hayatımızı sarsacak bunalıma ve strese düşmemeliyiz. Bir mümin için strese veya bunalıma girmek, asla doğru değildir. Çünkü o, hayatın ağır yükleri altında acze ve sıkıntıya düştüğünde, kendisine şah damarından daha yakın, onun en gizli sırlarını bilen ve her şeye gücü yeten Yüce Allah’a güvenir. O’na dua ve niyazda bulunur, O’nun engin lütuf ve keremine sığınır. O’ndan başka, sıkıntılara çare, dertlere deva, hastalıklara şifa ihsan edenin olmadığını bilir. Çekilen sıkıntıları, ebedi mükafat vesilesi bir imtihan olarak değerlendirir ve teselli bulur.

Kur’an-ı Kerim, büyük sıkıntılarla karşılaşan ve Rabbine dua eden Hz.Yunus (a.s.)’u bize örnek gösterir. Hz. Yunus’un duasının kabul edildiğini de, “Bunun üzerine O’nun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz Mü’minleri böyle kurtarırız” meâlindeki âyetiyle bize bildirir. Demek ki sıkıntıyı, derdi veren Allah, onun çaresini ve dermanını da verir. Hatta her güçlük için bir kolaylık ihsan ettiğini, Kur’an’ı Kerim’de bize şöyle açıklar: “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır”.

Sevgili Peygamberimiz (sav) de, müminlerin başına gelen sıkıntıların günahlara keffaret olduğunu bir hadis-i şeriflerinde şöyle ifade eder: “Başına gelen hastalık, bitkinlik, hüzün ve diğer sıkıntılara karşılık Yüce Allah, Mü’minin günahlarının bir kısmını siler“. Ayrıca musibet ve sıkıntı anlarında müminlerin: “…Biz Allah’ın kullarıyız ve O’na döneceğiz...” anlamındaki “İnna lillahi ve innâ ileyhi râciûn” ayetini okumalarını, Sevgili, Peygamberimiz (s.a.v), tavsiye etmiştir.

Aziz Cemaat!

İbadet ve duadan uzak olan insanlar, daima bir arayış, bir boşluk içinde olurlar ve vicdani bir huzursuzluk duyarlar. Halbuki, Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerîm’de, “(Ey Resulüm!), De ki: (Kulluk ve) duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?”. “Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar, aşağılanarak cehenneme gireceklerdir” buyurmaktadır. Öyleyse; gönüllere huzur, dertlere deva, dertlilere şifa veren Yüce Allah’a her derdimiz için dua etmeli, ibadetleri yerine getirmeli ve elimizdeki nimetlere de şükretmeyi ihmal etmemeliyiz.

Diyanet İşleri Başkanlığı